Gönderilmemiş mektuplardan bahsetmiyorum. Henüz daha hiç yazılmamış olanlar var ya, işte onları anlatmak istiyorum. Nerden başlasam deyip de hiç başladığımız. Kime göndereceğimizi bile bilmediğimiz mektuplar... 'Yazarsam ve bunu birileri okursa' diye korktuğumuz, ya da nasıl saklarım diye endişe ettiğimiz mektuplar... Bazen yazmak için karar verdiğimiz, ama bir bahane bulup vazgeçtiğimiz. Bir kağıt kadar hafifken, her geçen gün ağırlaşan mektuplar... Akıtamadığımız gözyaşlarının ıslatmak için özlemini çektiği, boğazda düğümlenen sözlerin kendini bırakmak istediği mektuplar... Anlaşılma ümidini azalan zihinlerin hep ertelediği, 'daha önce yazdım da ne oldu' dediği mektuplar... Bence insan o mektupları yazmalı. Çünkü yazmak anlaşılmaktır, anlaşılmak ise ruhun gıdasıdır.
top of page
bottom of page
Commentaires